• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/DenizliAGD?ref=hl
  • https://twitter.com/DenizliAgd
Custom Search
Kasım Ceylan Arslan
denizliagd@hotmail.com
KÂBE'YE YÖNELMEK O'NA TAPMAK MIDIR?
17/12/2012

KÂBE'YE YÖNELMEK O'NA TAPMAK MIDIR?

Ülkemizde ve dünyada misyoner faaliyetlerinde bulunan ateistlerin, materyalistlerin saf Müslüman kardeşlerimizin akidelerini bozmak onların inançlarını sarsmak için Namaz kılarken kıble olarak Kâbe'ye yönelmenin ve hac için tavaf etmenin, şeytan taşlamanın putperestlikle eşdeğer olduğunu iddia etmektedirler.

Bunlara cevap vermeden önce kıblemizin Mescid-i Aksa'dan Mescid-i Haram'a (Kabe'ye) nasıl çevrildiği ve değiştirildiğinin gerekçesini ve bununla ilgili ayetleri inceleyelim.

İnsanlar arasından kimi düşüncesizler idrakten yoksun aklıevveller diyecekler ki; onları üzerinde bulundukları (Mescid-i Aksa'dan) kıbleden (Mescidi Haram'a) çeviren nedir? De ki; doğu da batı da Allah'ındır. O dilediğini doğru yola iletir. Bakara 142

Kıblenin değişmesi ile ilgili olarak yukarıdaki 142. Ayet sadece müminlerin kıblesi ile ilgili değil bütün insanlığın, müşrik kâfir, dinli dinsiz, Mecusi Budist, putperest olanların kıblesi ile ilgilidir. Allah nereye dönülürse dönülsün ister doğu, ister batı, ister güney, ister kuzey onun kıblesi onun işareti orasıdırbuyurmaktadır. Bugünkü anlamda ise bilindiği gibi hiyerarşik düzende her milletin, her devletin kendine rehber edindiği, kendine norm(kıstas) kabul ettiği, ister iktisadi, ister siyasi, ister askeri, ister dini alanda birer kıblesi mevcuttur. Bu kıbleler kimileri için Beyaz Saray, kimileri için Moskova, kimileri için Pekin, kimileri için Berlin, kimileri için de Kâbe (Mekke)'dir. Çağımızda edinmiş olduğumuz bu kıblelerden kaçış mümkün müdür. Deneyip görmek lazımdır. Mümkün mü değil mi? İşte burada Allah'ü Teâlâ İnsanlar arasında ayrım yapmaksızın herkesin zorunlu olarak birer kıblesinin olacağına ışıklarını buralardan alacaklarına tespitte bulunarak ila nihai gerçekleşecek mümkünatı ilan etmektedir. Bir sonraki aşağıda anlamını verecek olduğum 243. Ayet ise genelden özele geçerek müminlere ait olduğunu ilan ve teyit etmektedir.

(Ey müminler) Böylece sizi orta bir ümmet (toplum) kıldık ki; insanlara tanıklar (şahitler) olasınız ve peygamber de size tanık (şahit) olsun.

(Ey Rasülüm) Biz senin daha önce yöneldiğin kıbleyi, (Mescid-i aksa'yı) ancak peygambere uyanları, ökçeleri üzerinde dönen (Ehl-i kitaplı) lerden ayırt etmek için belirlemiştik . Bu Allah'ın doğru yolu gösterdiklerinin dışındakilere elbette ağır gelir. Allah sizin imanınızı boşa çıkaracak değildir. Gerçekten Allah, insanlara karşı çok şefkatli, çok merhametlidir. Bakara 143

Görüldüğü gibi 243. Ayet, Müslümanlara ve kitap ehli olan Yahudi ve Hıristiyanlara özeldir ve artık Kıble Mescid-il Haram'da bulunan Kâbe olmuştur. Fakat Allah'ın bu kıblenin değişmesi emrine ne yazık ki, kitap ehli uymayarak Allah'a ve Peygamberine isyan etmişlerdir.Bunun için küfürdedirler. Hâlbuki bu bir rica değil bir emirdir. Emre itaatsizlik ise suçtur, emre verene isyan veya küfürdür. Allah Resulü ve Müslümanlar Allah'ın emirlerini kıble Kudüs'teyken de itaat ettikleri gibi Kâbe'ye yönelme emredilince de itaat etmişler ve emre uymuşlardır. Yahudiler, Hıristiyanlar, münafıklar ve fasıklar vs. bu emre uymamışlar bilakis gerisin geri irtidat ederek İslam dininden dönmüşlerdir. Hâlbuki bu uygulamanın itiraz edilecek bir yanı yoktu ama itiraz ettiler ve gerisin geri kendi dinlerine döndüler. Bu durum, bu hadise yukarıda izahını çalıştığımız bütün insanlıkla ilgili değil bilakis sadece müminlerle, Ehli kitabın birer sınavıydı. Ama sınavı görüldüğü gibi müminler kazanmıştı.

Bu ara açıklamamdan sonra esas konumuz olan Mekke'deki Kâbe'ye yönelmenin şirk veya puta tapıcılıkla eşdeğer olduğu iddiasına yanıt verecek olursak. Bir şeyin Allah yanında şirk olmasının delili O şeyin yine kendi(Allah) yerine konularak itaat edilmesidir. Kâbe'deki putlar Allah'a eş değerde yahut Allah'a ulaşmada aracılık yapıldığı için reddedilmiştir. Yoksa Allah emrettiği için O putlara tapılmamıştır. Allah ağaca, duvara, insana vs. secde edin bile dese bu emir Müslümanlar açısından Allah tarafından verildiği için yine o ağaca, duvara veya insana secde edilir ve bu emri yerine getirmek Müslümanlar açısından vacip olur. Emre itaat kuralının ne demek olduğunu askerlik yapanlar çok iyi bilirler ki bunda yadırganacak bir durum da yoktur. Çünkü işaret edilen nesneye secde edilmesi Allah emrinin yerine getirilmesidir. O nesneye, işarete tapmak tapmak değildir.

Bu hususu Kuran-ı Kerim'den delillendirek açıklayacak olursak: Yüce Mevla

……meleklere: "Âdem'e secde edin!" demiştik. İblis hariç olmak üzere onlar hemen secde ettiler. 18/50. Yalnız İblis etmedi, büyüklük tasladı ve kâfirlerden oldu. 38/74 İblis cinlerdendi, Rabb'inin emrinden dışarı çıktı. 18/50

İblis(Şeytan)Rabbi'nin emrine tutmamasının gerekçesini ise şöyle açıklıyor. Yüce Mevla soruyor:

Allah: «Ey İblis! O benim iki elimle (kudretimle) yarattığıma secde etmene ne engel oldu? Kibirlenmek mi istedin? Yoksa yüksek derecelerde bulunanlardan mı (büyüklerden mi) oldun?» dedi

İblis dedi ki: "Ben ondan hayırlıyım. (çünkü)Beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın." 38/76 Yüce Mevla İblis'ten Hz. Âdem'e secde etmemesinin gerekçesini aldıktan sonra İblisin bu gerekçesini makul ve mantıklı bulmayarak Allah: "Hemen çık oradan, artık sen kovuldun. (dedi)" 38/ 77 “Şüphesiz benim lanetim hesap ve ceza gününe kadar senin üzerinedir.” 38/78 buyurdu.

Bu Ayet'i Kerimelerden de anlaşılacağı gibi Şeytanın lanetlenmesinin şeytanın kovulmasının sebebi Hz. Âdem'e sadece tapmaması değil Şeytanın ateşi topraktan değerli bularak kendini Âdem'den üstün görmesi ve Allah'ın emrini yerine getirmemesidir. Bu Ayetleri karine kabul edecek olursak Kâbe'ye yönelerek namaz kılmak ve Kâbe'ye tavaf etmek Kâbe duvarına(taşa) veya binaya tapmak değildir. Bilakis Kâbe'ye tavaf etmemek ve O'na yönelmeyi kabul etmemek Allah'a kulluğa inkâr, emre isyan etmek demektir.

İşte Kabe'ye yönelmeye ve tavafı putperestlik zanneden aklı evveller mukaddes mabetlere, mekânlara yönelmenin onlara tazim ve hürmetin putçulukla eş değer olduğunu iddia ederek art niyetli bir şekilde bazı Müslümanların inançlarını sarsmaya onları imanlarından etmeye çalışmaktadırlar. O art niyetliler, kendilerini çokbilmiş zanneden zavallılar, yönelmeyle tapınmanın aynı olduğunu, hâlbuki bu iki terimin ayrı manalar içerdiğini bilmemektedirler… Eğer, onların iddialarına göre yönelme ile tapınma aynı olsaydı, namaz kıldığınız zaman önünüzde olan her şeye -duvar, ağaç, masa, sandalye vs… ne olursa olsun... Tapınıyor olurdunuz... Yani, dağa çıksanız karşınızda bir orman, bir nehir veya bir kaya olurdu… Uzaya çıksaydınız karşınızda bir gezegen bir yıldız bulunurdu...Verilen örneklerden de anlaşıldığı gibi bu sav akla ziyan bir iddiadan başka bir şey değildir.

Kaldı ki, putçuluk, belli bir insan heykelinden umut beklemek, onun önünde eğilerek ona saygı göstermek ve hatta onun "ölümsüzlüğünü" iddia ile tanrısal özellikler kazandırmaktır. Ölümsüzlük özelliği verilen bir insanla sadece bellilik için yapılmış bir bina aynı şey olur mu? Kabe'yi putla eşdeğer sayanlar " Mabut' la (kulluk edilen'le)”, "Mabedin (kulluk edilen yerin tapınağın) anlamını bilmedikleri için, Kabe'nin putlaştırılması iddiasında bulunabiliyorlar...Hayret!... Oysa, KABE, Mabut (ibadet edilen tapılan , tazim ve hürmette bulunulan varlık, İlah, Allah) değil Mabet'tir… Yani (İbadet edilen, kulluk edilen, dua edilen tazim ve hürmette bulunulan tapınaktır. yerdir, mekândır, mescittir, camidir.)

Peki; Kâbe'ye yönelmeden Namaz , Kâbe'de tavaf etmeden Hac, işaretli yer, mekân olmadan Allah'a duada tazim ve niyazda bulunulamaz mı?

( Sen öyle bir yer bulabiliyorsan bulunulabilir. Buna kim itiraz edebilir. Karar senin. Ama Âlemde ben böyle bir mekân bilmiyorum.Sen biliyorsan bana da söyle.Bu bir ara cümlesidir. )

Bu görüşü ortaya atanların beyinleri su içmeleri, yemek yemeleri veya hareket ve davranışlarda bulunmaları için emir verdiğinde, bu emri yerine getirmemek ve yine beyin tarafından verilen emrin yerine getirilmesi için gerekli olan el, ağız ve diğer azaları kullanmamak ne kadar mantıklı ve geçerli ise, Allah tarafından belirlenen yer, işaret ve mekânların kullanılmaması o kadar mantıklı ve geçerlidir. Selam ve dua ile sağlıcakla kalın.



2838 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

ALLAH'IN RAHMETİNE ÜMİT ETMEK - 23/12/2015
ALLAH'IN RAHMETİNE ÜMİT ETMEK
Allah Dilemeyince Siz Dileyemezsiniz. - 04/03/2014
Allah Dilemeyince Siz Dileyemezsiniz.
Batı ve İslam Medeniyeti - 27/12/2013
Batı ve İslam Medeniyeti
BİDAT-İ HASENELERİN, BİDAT-İ SEYYİE'YE (Hurafe'ye) DÖNÜŞMESİ - 21/11/2013
BİDAT-İ HASENELERİN, BİDAT-İ SEYYİE'YE (Hurafe'ye) DÖNÜŞMESİ
GEZİ OLAYLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ - 03/10/2013
GEZİ OLAYLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ
OKUMA, BİLGİLENME ve YAPILANMA METODU: 2 - 16/07/2013
OKUMA, BİLGİLENME ve YAPILANMA METODU: 2
OKUMA, BİLGİLENME ve YAPILANMA METODU: 1 - 16/05/2013
OKUMA, BİLGİLENME ve YAPILANMA METODU: 1
Görünmeyenler Tarafından Yönetilen Dünya - 17/04/2013
Görünmeyenler Tarafından Yönetilen Dünya
COCO COLA GERÇEĞİ - 11/03/2013
COCO COLA GERÇEĞİ
 Devamı
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam31
Toplam Ziyaret121391
Üyelik Girişi
HADİSi ŞERİF
Peygamber Efendimize (sav),en temiz kazancın ne olduğu sorulduğunda:"Kişinin kendi elinin emeği,bir de dürüst ticaretin kazancı"buyurmuştur.
TAZİYE

"İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi Raciûn

----------------------
Anadolu Gençlik Derneği Denizli Şubesi Yönetim Kurulu  Üyesi  ALİ ÇIRAK'IN DEDESİ Hakkın Rahmetine kavuşmuştur. Merhuma Allah'tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz.

BİR FM

ÖZLÜ SÖZ

Genç,inancı ve idealleri uğruna fedakarlık yapabilendir.

MİLKO










R

 

R