• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/DenizliAGD?ref=hl
  • https://twitter.com/DenizliAgd
Custom Search
Kasım Ceylan Arslan
denizliagd@hotmail.com
OKUMA, BİLGİLENME ve YAPILANMA METODU: 1
16/05/2013

Toplumda bilgi edinme ve kitap okuma metodunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Öncelikle insanlara bu medodun öğretilmesi ğerektiği inancındayım. Çünkü; anladığım ve idrak ettiğim kadarıyla ülkemizde ve dünyada bilği kirlenmesi mavcut. Belli bir alt yapı oluşmadan herkes her şeyi bilmeye çalışıp, dağınık bilgilenme sonucu da insanların beyni bilgi çöplüğüne dönüşüyor. Bu dağınık bilgilerle çeşitli yorumlar ve fikirler üretilerek toplum, içinden çıkılmaz bir kaosa sürükleniyor. Herkes kendisinde olan bilginin en doğru olduğu zannına vararak inanıp savunuyor. Daha kendi bulunduğu beldeden bile çıkmamış ortaöğretim eğitimi almış bir gence veya vatandaşa, Prafösör olmuş ülkeyi karış karış gezmiş, Dünyayı dolaşmış bir bilim adamının bilğileri fikirleri ve yorumları hiç süzgeçten geçirilmeden sunuluyor. Bu da vatandaşın veya gencin fikrinin sabitlenmesine statikolaşmasına sebep oluyor. Topluma yeni yeni adaptasyon sağlamaya çalışan delikanlıda, sunulan fikirlerin ve bilgilerin altyapısı olmadığından , ileride farklı bir fikir söylediğinde, olayı tam kavramadığı için kendisine bilgi sunan bilimadamının kendi içinde çelişkiye düştüğünü zannederek, ona karşı güvenini kaybediyor. Bu da toplumun bireyleri ve aydınları arasındaki güven bunalımını tetikliyor. Cemiyetlerin huzuru kaçıyor. Bundan dolayıdır ki her sunulan kıtabı herkes okumamalı. Bilakis kendi bilgi ve kültür seviyesindeki kitapları okumalı. Kendinin bir üstündeki bilgi halkasına sahip kişilerden dersini ve öğüdünü almalı. Herkes herşeyi bilmeye ve öğrenmeye kalkarsa bilginin dozajı ya yüksek olur kişi bunalıma sürüklenir. Ya da verilen bilgi hafif kalır değersizleşir. Örneğin: İslami inanç kaidelerini tam kavrayamamış düşünerek, verilen bilgilerin doğru mu? Yanlış mı? olduğu hakkında bir analitik düşünceye sahip olmayan bir kişiye, İslamın en uç noktası olan ancak alim, arif, aydın ve entellektüellerin kavrayacağı tasavvuf bilgilerinin sunulması, veya okulda öğretilen bilgilerin dışında doğru dürüst kitap okuyarak bilgi edinmemiş, kendi şehrinden dışarıya çıkmamış kişiye küresel dünyanın gidişatı hakkında bilgi sunmak, kişide ne gibi olumsuz sonuçlar doğuracağı tahmin bile edilemez. Bu tür bir bilgi yüklemenin kişide olumlu sonuçlar vermesi için; dünyadaki ilmi, siyasi, ekenomik, askeri; devletlerin, milletlerin kültürü, dinlerin yapısı, gelişmesi ve amacı hakkında bilgi, görgü ve tecrübeye sahip olunması gerekir.

Böyle yanlış bir metodla bilgilendirme; annesinden yeni doğmuş bir bebeği annesinin et yedirmesine benzer ki bebek eti ne kadar hazmederse, kişi de yanlış ve zamansız sunulan bir bilgiyi o kadar hazmeder.

Anti parantez -karşılıklı sohbetlerde ve açık otutumlarda bu kuralı dikkate almanın gerekliliği ve pragramların ortak bir sonuca ulaşmamasının ana nedenin bu yanlış metod uygulamasının sonucu olduğu inancındayım.

Çünkü Televizyon programlarında dikkat edilirse özellikle reytink kaygısından olsa gerek -ki öyledir.- birbirleriyle anlaşıp sonuç çıkaracak fikirdeki aydınlardan ziyade sonuçları bakarak değerlendiren halkla, fikirleri hatta sistemleri sorgulayan aydınları tartıştırırlar. Reytink yönünden maksat hasıl olur ama, aydın ve bilimadamı gözüyle maksat hasıl olmaz. Bilim adamı, aydın ve saygın kanaat önderlerinin televizyon programlarına çağrıldıklarında programın vizyon ve misyonunu göz önünde bulundurmaları gerekir. Çünkü dün de bugün de yazılı ve görsel medya, (çok azı müstesna) hiçbir devirde ve zamanda -o da bir geçim kaynağı olduğundan- eğitim ve öğretim aracı olmamış her zaman çıkar amaçlı, menfaat aracı olarak kullanılmıştır.

Programı yanlış bile olsa devlet televizyonu bu kriterin dışındadır. Çünkü o yayınını, Hükümetlerin borozanı bile olsa -ki hükümetler halkın çoğunluğunu temsil eder- halkın verdiği ücret karşılığı yapar. Dünyanın hiçbir yerinde tarihin hiçbir döneminde hiçbir zaman Rabb'ın dışında karşılıksız hizmet sunan canlı bir varlık zuhur etmemiştir. Her eylemin mutlaka menfi veya müsbet yönde karşılığı vardır. Karşılıksız hizmet yoktur. Sana karşılıksız gibi görünen bir hizmet sunuluyorsa, Nedennnn?????? diye bin defa düşünmen lazım. Çünkü Herkes senin sunduğun kadar bedava hizmet sunar. Ben genel bir çerçeve çizdim. Herkes bu çerçevenin içini özel, bireysel ve toplumsal örneklerle doldurabilir-



1761 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

ALLAH'IN RAHMETİNE ÜMİT ETMEK - 23/12/2015
ALLAH'IN RAHMETİNE ÜMİT ETMEK
Allah Dilemeyince Siz Dileyemezsiniz. - 04/03/2014
Allah Dilemeyince Siz Dileyemezsiniz.
Batı ve İslam Medeniyeti - 27/12/2013
Batı ve İslam Medeniyeti
BİDAT-İ HASENELERİN, BİDAT-İ SEYYİE'YE (Hurafe'ye) DÖNÜŞMESİ - 21/11/2013
BİDAT-İ HASENELERİN, BİDAT-İ SEYYİE'YE (Hurafe'ye) DÖNÜŞMESİ
GEZİ OLAYLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ - 03/10/2013
GEZİ OLAYLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ
OKUMA, BİLGİLENME ve YAPILANMA METODU: 2 - 16/07/2013
OKUMA, BİLGİLENME ve YAPILANMA METODU: 2
Görünmeyenler Tarafından Yönetilen Dünya - 17/04/2013
Görünmeyenler Tarafından Yönetilen Dünya
COCO COLA GERÇEĞİ - 11/03/2013
COCO COLA GERÇEĞİ
ZEKAT NEDİR KİMLERE VERİLİR VE KİMLERDEN ALINIR ? - 31/01/2013
ZEKAT NEDİR KİMLERE VERİLİR VE KİMLERDEN ALINIR ?
 Devamı
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam15
Toplam Ziyaret121278
Üyelik Girişi
HADİSi ŞERİF
Peygamber Efendimize (sav),en temiz kazancın ne olduğu sorulduğunda:"Kişinin kendi elinin emeği,bir de dürüst ticaretin kazancı"buyurmuştur.
TAZİYE

"İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi Raciûn

----------------------
Anadolu Gençlik Derneği Denizli Şubesi Yönetim Kurulu  Üyesi  ALİ ÇIRAK'IN DEDESİ Hakkın Rahmetine kavuşmuştur. Merhuma Allah'tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz.

BİR FM

ÖZLÜ SÖZ

Genç,inancı ve idealleri uğruna fedakarlık yapabilendir.

MİLKO










R

 

R