• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/DenizliAGD?ref=hl
  • https://twitter.com/DenizliAgd
Custom Search
ŞAKİR TARIM
denizliagd@hotmail.com
Türkçe ezan macerası
21/11/2013

İMAM HATİP Okulları’nın açılışı sebebiyle oluşan şevk ve heyecan ile halkın bu okullara sahiplenişini anlayabilmek için olayın öncesini iyi bilmek gerekiyor. 27 yıl gibi uzun bir süre dine ve dindarlara yapılan baskı ve müdahalelerden sonra İmam Hatip Okulları’nın açılması, halkta büyük bir sevinç ve memnuniyet oluşturdu. Ezana bile müdahale edilmesi bu baskının derecesini ortaya koymaya yetmektedir.
Nasyonalizm olarak adlandırılan ulusalcı fikir akımları 19. yüzyıl Avrupa’sında altın devrini yaşıyordu. Bu akımlar Tanzimat’la birlikte Osmanlı aydınlarını da etkilemeye başladı. Osmanlı sonrası, Türkiye’de ulusalcı anlayışın yönetimde etkili olduğunu görüyoruz.
Türkçe ezan isteğini ilk seslendiren İttihat ve Terakki etkisindeki Ziya Gökalp, “Bir ülke ki camiinde Türkçe ezan okunur” anlayışıyla şiirler yazıyor, fikirler ortaya koyuyordu. Halbuki, ezan evrensel bir dinin evrensel çağrısıydı.  Müslümanların ortak simgesiydi. Müslümanları namaza, gayrimüslimleri İslâm’a davetti. 14 asırdır Arapça orijinal şekli dışında bir uygulama yoktu. Türkçe ezan sözü İslâm’a aykırıydı.
1914’te vefat eden Hacı Zihni Efendi “Nimet-i İslâm” adlı eserinde şöyle diyordu: “Ezanın Arapça olması ve aklı başında olanın okuması sıhhatinin şartlarındandır.” (Sh. 154) Son dönem müderrislerinden Diyanet İşleri Başkanlığı da yapmış Ömer Nasûhî Bilmen Hoca, Büyük İslâm İlmihali adlı eserinde şöyle der: “Dünyanın neresinde olursa olsun, ezan Müslüman varlığının ve kimliğinin bir göstergesidir. Aslî dilinde okunması konusunda 14 asırlık bir uygulama ve ittifak söz konusudur.” (Çelik Yayınevi, Sadeleştiren: Mehmet Talû, Sh. 169)
Evrensel İslâm dinine ulusalcı bir kılıf uydurmak isteyen hastalıklı zihniyet, Türkiye’de Türkçe ezan okutmaya muvaffak oldu. 3 Mart 1924’te kurulan Diyânet İşleri Başkanlığı’na aynı zamanda, dini laikliğe uydurma görevi verildi. (Osman Ergin, Maarif Tarihi, c. 1, sh. 243) 18 Temmuz 1932’de ilk Türkçe ezan uygulaması başlatıldı. Ezan rahmetli Menderes iktidarında 16 Haziran 1950’den itibaren tekrar aslî şekliyle okunmaya başladı.

TÜRKÇE EZAN SIKINTISI

“Allahü Ekber” şeklinde başlayan ezan evrensellik ve azamet özelliğine, fonetik âhenk ve anlam zenginliğine sahipken; “Tanrı uludur” şeklinde bir yavanlık ve anlam kısırlığına dönüşmesi halk üzerinde soğuk duş etkisi yaptı. Ezanın Türkçe mealini öğrenmek gerekiyordu ama, değiştirilmiş şekliyle okunması sıcak karşılanmadı. Halk, ezanı aslî şekline dönüştürecek bir kahraman beklemeye başladı.
Türkçe ezan uygulaması, nice tatsız olayların yaşanmasına sebep oldu. Bunlardan bir örneğini Bursa Ulu Camii emekli müezzinlerinden Bayram Sarıcan Hoca’dan dinleyelim:
“1933 yılında ezanın Türkçe okunması emredilmiş. Ulu Camii imamlarından Hacı Tevfik Kaleli Hocaefendi, müezzinlere hitaben: “Bugün Cuma günüdür. Gerek minaredeki dış ezanı, eskiden olduğu gibi, lisân-ı aslisi ile (Arapça olarak) okuyacaksınız” demiş. Müezzinlerden biri dış ve iç ezanı Arapça ile ve “Bu benim okuyacağım son ezandır” diyerek okur. Hutbeden sonra Cuma namazının kâmetini de Arapça aslına uygun olarak okur.
Namazı müteakip İmam Hacı Tevfik Kaleli Efendi ve ezan okuyan müezzin efendi polisler tarafından götürülmek istenirken büyük tartışmalar olur. Bu tartışmalara cami cemaati de katılır. Hocaefendileri polislere teslim etmek istemezler. Tabiî ki polislerin karşısında daha fazla direnemezler. Tartışmalar esnasında aslında polis memurları da üzüntü ve gözyaşı dökmüşler ama görevlerini yapmaktan geri kalmamışlarıdır.” (Bayram Sarıcan, 1930’lardan Günümüze Bursa’da Dini Hayat, haz. M. Öcal, İstanbul, 2003, sh. 81)
Buna benzer daha nice olaylar… Halk ve namaz kılan cemaatin “Türkçe ezan” gibi bir talebi ve İslâm âlimlerinin böyle bir görüşü olmadığı halde dönemin yöneticilerinin bu tür bir uygulamaya girişmesi oldukça düşündürücü değil mi? Bu durum, evrensel bir dine, ulusal bir kılıf oluşturmak isteyişten başka hangi anlama gelir?

EZAN ASLî ŞEKLİNE DÖNÜYOR
 
Tek parti döneminin sona ermesi ile birlikte 18 yıl süren Türkçe ezan uygulamasına son verildi. Bu durum halkta büyük bir sevinç ve heyecan uyandırdı. Coşkulu bir bayram havasının oluşmasına yol açtı. Oluşan bu mutluluk atmosferini Yaşar Tunagür Hoca’dan dinleyelim:
“Sultanahmet Tapu Dairesi’nde çalışıyordum. Cuma namazı için Sultanahmet Camii’ne gitmiştim. Cemaatin ezanın yeniden Arapça olarak okutulacağı kanununun çıktığından haberi yoktu. O gün kanunu Ankara’dan haber alan İstanbul Müftüsü, hemen özel ulaklarla bütün Selâtin camilerine, Cuma ezanlarının Arapça olarak okutulmasının haberini gönderir. Haber, Sadettin Kaynak’ın imamı olduğu Sultanahmet Camii’ne gelince müezzin mahfelinde büyük bir sevinç çığlığı ve Allahü Ekber sedaları koptu. Müezzin ve câmi cemaatinden 16 kişi şerefelere çıktı. Hiç unutmuyorum, 16 şerefesinde, her biri diğerinden bir dakika sonra başlamak üzere öyle bir ezan okumaya başladılar ki, o manzara görülmeye değer.  Sultanahmet Camii’nin içerisindeki 10 bin kişiye yakın cemaat “Allahü Ekber! Allahü Ekber!” ezanlarını işitince cami avlusuna fırladılar. Halk, heyecan ve sevincinden ağlaşıyor, herkes birbirine “Allahü Ekber!” diyerek kucaklaşıyor, kimileri de gayriihtiyarî müezzinlere eşlik ederek ezanı mırıldanıyordu. Ben, yaşadığım bu hatırayı unutamıyorum. Sevincimden ellerimi havaya kaldırıp yumruklarımı sıkarak Sultanahmet Camiî’nin avlusunda nasıl heyecanla müezzinlere eşlik ettiğim hâlâ gözlerimin önüne geliyor.” (Hasan Hüseyin Ceylan, Cumhuriyet Devri Din Devlet İlişkileri, c. 3, sh. 399 - 400)
Görüldüğü üzere, “Yanlış hesap Bağdat’tan dönüyor”; dayatma ve zorlama yerini tabiî olana terk ediyordu.


1549 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Mekkenin Fethi ve Secdedeki İzzet - 23/12/2015
Mekkenin Fethi ve Secdedeki İzzet
Din eğitimi vazgeçilmez ihtiyaçtır - 25/09/2014
Din eğitimi vazgeçilmez ihtiyaçtır
Köseler’deki 14 Madencinin Hazin Öyküsü - 23/05/2014
Köseler’deki 14 Madencinin Hazin Öyküsü
Mekkenin Fethi ve Secdedeki İzzet - 04/03/2014
Gençliğin mânevî sigortası: Anadolu Gençlik - 27/12/2013
Gençliğin mânevî sigortası: Anadolu Gençlik
Gurbette Müslüman olmak - 03/10/2013
Gurbette Müslüman olmak
Kur’an ayında Kur’an’ı yaşamaya var mısınız? - 16/07/2013
Kur’an ayında Kur’an’ı yaşamaya var mısınız?
Ayasofya ibadete açılsın! - 16/05/2013
Ayasofya ibadete açılsın!
Günümüze Asr-ı Saadet modeli - 17/04/2013
Günümüze Asr-ı Saadet modeli
 Devamı
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam32
Toplam Ziyaret121254
Üyelik Girişi
HADİSi ŞERİF
Peygamber Efendimize (sav),en temiz kazancın ne olduğu sorulduğunda:"Kişinin kendi elinin emeği,bir de dürüst ticaretin kazancı"buyurmuştur.
TAZİYE

"İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi Raciûn

----------------------
Anadolu Gençlik Derneği Denizli Şubesi Yönetim Kurulu  Üyesi  ALİ ÇIRAK'IN DEDESİ Hakkın Rahmetine kavuşmuştur. Merhuma Allah'tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı dileriz.

BİR FM

ÖZLÜ SÖZ

Genç,inancı ve idealleri uğruna fedakarlık yapabilendir.

MİLKO










R

 

R