ANADOLU GENÇLİK DERNEĞİ, Ankara Kızılcahamam’da bir muhteşem toplantıya daha imza attı. İki gün dolu dolu geçen program, “Yeni Bir Dünya İçin - Büyük Buluşma” adını taşıyordu.
Büyük bir coşku ve heyecanın yaşandığı bu toplantıya Başkanlık Divanı adı verilen illerdeki 15’er kişilik üst düzey yönetimleri katıldı. Genel Merkez kadroları ve Bölge Başkanları da tam kadro halinde Kızılcahamam’daydı. 14 komisyon kendi alanlarındaki çalışmalarını görüşmek üzere 14 ayrı salonda toplandı. Genel Kurul, Bölge Başkanları ve Şube Başkanları toplantılarıyla birlikte 17 ayrı toplantı yapıldı. Bu, plân ve program üzerine kurulmuş üst seviyede disiplinli bir çalışma demekti. Anadolu Gençlik, bu toplantı ile yüklendiği emânetin büyüklüğünün şuurunda olduğunu ortaya koydu.
Sorumluluklarının bilincindeydiler. Her sene yapılan fetih etkinliklerine 50’den fazla ülkenin temsilcilerinin katılması ve onların söyledikleri sözler, bugün emânetin adresinin Millî Görüş olduğunu gösteriyordu. Millî Görüşçü kuruluşlardan Anadolu Gençlik Derneği bir okuldu. Bütün kadrolar burada yetişecek ve görev alanlarında hizmet verecekti. Ankara’daki heyecanın sebebi, emâneti taşıma şuurundan başka bir şey değildi.
Anadolu Gençlik liderine bağlıydı. Dâvâ sadâkat ve vefakârlığının en güzel örneğini ortaya koydu. Tuttuğu eli bırakmadı. Verdiği sözden dönmedi. Bu yüzden, salona hâkim bir yerde Millî Görüş Lideri Prof. Dr. Necmeddin Erbakan’ın şu sözü yer alıyordu: “Haksızlıklarla dolu bir dünyada, saadet yolunu bulmak için; Kur’an bir harita, akıl bir pusula, iman ise önümüzü aydınlatan bir fener hükmündedir.”
Lider, çalışma yöntemini ortaya koymuş ve hedefi göstermişti. O hedef, Türkiye’nin öncülüğünde İslâm âleminin ayağa kalkarak bütün dünyada huzur ve barışın sağlandığı “Adil Bir Düzen”in kurulmasıydı.

YENİ BİR DÜNYA İÇİN
Irkçı emperyalizm hangi oyunu oynarsa oynasın, hangi tuzağı kurarsa kursun, Anadolu’nun inançlı evlâtları değerlerinden vazgeçmiyordu. Lider, ne de güzel teşhis etmişti: “Bu milletin külünü üflesen altından iman çıkar.” O, görevini yaptı ve Hakk’a mülâkî oldu. Fakat yetiştirdiği kadrolar, mânevî evlatları olarak görevlerinin başında ve dâvâlarını hedefine ulaştırmakta kararlıydılar.
Anadolu Gençlik kadroları dünyada olup bitenlerin farkında ve konularına hâkimdiler. İhlâs, samimiyet ve sadâkatle bir hedefe doğru ilerliyorlar. İki günlük toplantının tamamında bu şuur ve kararlılık dikkatlerden kaçmadı.
Programda konuşan Saadet Partisi YİK Başkanı Oğuzhan Asiltürk, Millî Görüş’ün ölçü ve hedeflerini ortaya koyarak görevleri hatırlattı: “Yeryüzünde yaşanan zulümlerin önlenmesi için hizmet etmek yerine, zâlimlerle işbirliği yapan Müslüman ülkelerin yöneticilerinin hâli gösteriyor ki, çözüm Millî Görüş’ün iktidara gelmesine bağlıdır.”
Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kamalak ise, “Hasmın şahitliği makbuldür. Millî Görüş’ün hasımları dâvâmızın haklılığını ortaya koydular” diyerek insan haklarını koruyan “Adil bir düzen” ihtiyacını ve İslâm âleminin gücünü bilmesi gerektiğini hatırlattı: “Müslümanlar kendi topraklarındaki hazinelere sahip çıksalar, Batılılar dilenci haline gelir.”
Türkiye ve dünyanın en büyük gençlik teşkilâtı durumundaki Anadolu Gençlik Derneği Genel Başkanı Salih Turhan, programın ev sahibi olarak, “Türkiye ve dünyayı sömürmeye çalışan güçlerin halkı sanal gündemlerle meşgul ettiğini” anlattı. Dünyanın perişanlığını Türkiye’deki gençliğin düşürüldüğü acıklı durumu gözler önüne serdi: “3 - 5 kişinin hapse girmesiyle 28 Şubat sürecinin bittiğini söyleyenler; Dinler arası diyalog, Ilımlı İslâm, Medeniyetler İttifakı gibi projelerle İslâm’ın önünü kesmek isteyen Siyonizm ve küresel sömürünün taşeronluğunu üstlenen yeni süreçler başlatmışlardır.” Sayın Turhan, “Gerçek gündemin ‘hak - bâtıl mücadelesi’ olduğunu” vurguladı.

DÂVÂSINA SADIK BİR GENÇLİK
Yeryüzünü kan ve gözyaşına boğan, Türkiye’yi yaşanmaz hale getiren sömürgeci güçler ve onların yerli işbirlikçileri kendi menfaatlerini korumak için hangi hesabı yaparlarsa yapsınlar; Anadolu Gençlik çözümü dışta değil, kendi değerlerinde arıyor. Hangi ecdâdın evlâdı olduğunu çok iyi biliyor. Erbakan Hoca’nın şu sözünü rehber ediniyorlar: “Tarihimizde kazandığımız zaferlerin hepsi, silâhla, maddi üstünlükle değil; îmaaaan… îmaaaaan… îmaaan ve azimle kazanılmıştır.”
Sanatçıların okuduğu marş ve ezgilerle süslenen programın genel mesajını Atakan Ateş’in seslendirdiği şu sözler özetler gibiydi: “Bir gençlik var davasından dönmeyen / Cihada koşarak gidenlerdeniz.”
Şahidiz ki bu gençlik, menfaat çatışması ve ihtirasların zirve yaptığı, Müslümanların bile dünyevîleştirildiği günümüzde; vefakârlık ve sadâkatin kitaplarda kalmadığını, hak dâvâya bağlılığın ne anlama geldiğini bütün insanlığa gösterdi.
Bu gençlik, hiçbir zaman zâlime meyletmedi; dünyayı savaş alanına çeviren ve insanlığın kanını emen sömürgeci güçlerin taşeronu olmadı.
Zâlimlerin sunduğu yağlı kemikleri yalayan işbirlikçilerin yanında yer almadı. Onların sunduğu dünya menfaatlerini ellerinin tersiyle ittiler.
Zâlimleri sevmediler, zulmü desteklemediler. Onlar kendi gündemlerini oluşturdular ve hep hedeflerini gözettiler. Dâvâlarına sadık kaldılar, işlerine baktılar, görevlerini yerine getirmeye çalıştılar.
Haksızlığa uğradılar; fakat haksızlık etmediler.
Hor görüldüler; fakat kimseyi hor görmediler.
Allah’a inançlarından bir an olsun şüpheye düşmediler. Kudret ve kuvvet sahibinin ancak Allah olduğunu unutmadılar. Hep, âhiret hesabı ile hareket ettiler. Hep, Hakk’ı üstün tuttular.
Zulüm, haksızlık ve ifsâdın zirve yaptığı bir dünyada, Hakk’ı üstün tutan Millî Görüş erleri olmasaydı, bu ülkenin başına belâlar yağmur gibi yağardı, diye düşünüyorum. Millî Görüş bu ülkenin mânevî sigortasıdır.